Ana içeriğe atla

İngilizce'de hesap nasıl istenir?

İngilizce'de hesap nasıl istenir?



İngilizce'de Hesap İsterken Kullanabileceğiniz İfadeler

Restoranda veya kafede yemek yediğinizde hesabı istemek, yurtdışında sıklıkla ihtiyaç duyacağınız bir durumdur. İngilizce’de hesabı istemek için genellikle "check" veya "bill" sözcüklerini kullanırız. İşte birkaç basit ve kibar ifade:

  • Check, please.

  • Bill, please.
    (Hesap lütfen.)
    Bu ifadeler oldukça yaygın ve hızlıdır, ama biraz daha nazik olmak isterseniz şu cümleler de oldukça uygundur:

  • Can I get the bill, please?

  • Can I have the bill, please?
    (Hesabı alabilir miyim, lütfen?)

Eğer daha da kibar olmak ve cümlenizi biraz daha resmi hale getirmek istiyorsanız, şu alternatifleri kullanabilirsiniz:

  • May I have the bill, please?
  • May I get the bill, please?
  • Could I get the bill, please?
    (Hesabı alabilir miyim, lütfen?)

Bu cümleler, restoranlarda hesabı istemenin en yaygın ve kibar yollarıdır. Aralarındaki farklar, sadece nezaket seviyesini artırmak isteyenler için tercih edilebilir. Hepsi aynı anlama gelir.


Hizmet Ücretini Sormak (Service Charge)

Yemek yediğiniz birçok restoranda, hesapta servis ücreti (garsoniye) otomatik olarak eklenebilir. Bu durumu netleştirmek için aşağıdaki soruyu kullanabilirsiniz:

  • Is the service included?
    (Garsoniye hizmeti fiyata dahil mi?)

Eğer hizmet ücreti hesaba dahil değilse, genellikle %10-15 civarında bir bahşiş bırakmak alışıldık bir durumdur. Bazı restoranlar ise bahşişi zaten hesaba eklemiş olabilir, bu yüzden bu soruyu sormak önemlidir.


Vergi (VAT) Durumu

Bazı ülkelerde, özellikle Avrupa’da, vergi durumu değişiklik gösterebilir. "VAT" (Value Added Tax) olarak bilinen KDV (Katma Değer Vergisi), bazen menüde gösterilen fiyata dahil olmayabilir. Bu durumda şu soruyu sormanız faydalı olacaktır:

  • Is VAT included?
    (Vergi dahil mi?)

Vergi genellikle hesaba eklenir, ancak bazı yerlerde bunun hariç tutulduğunu görebilirsiniz. Bu yüzden netleştirmek önemli olabilir.


Bahşiş Vermek (Tipping)

Bahşiş vermek, birçok ülkede yaygın bir uygulamadır, ancak her ülkenin bahşiş kültürü farklıdır. Eğer hesapta servis ücreti yoksa veya memnuniyetinizi göstermek istiyorsanız, şu ifadeler size yardımcı olabilir:

  • I'd like to leave a tip.
    (Bahşiş bırakmak istiyorum.)
  • Is there a tip box?
    (Bahşiş kutusu var mı?)
  • You can keep the change.
    (Üstü kalsın.)

Eğer bahşiş vermek için özel bir yer (tip box) varsa, garson size bunu gösterebilir. Aksi halde, bahşişi direkt olarak masada bırakabilirsiniz.


Kartla Ödeme Yapmak

Birçok ülkede kredi kartıyla ödeme yaygındır, ancak ödeme şekli ve uygulamaları yerel olarak değişebilir. Ödeme sırasında şu cümleleri kullanabilirsiniz:

  • Can I pay by credit card?
    (Kredi kartıyla ödeyebilir miyim?)
  • Do you accept cards?
    (Kart kabul ediyor musunuz?)
  • Is there a minimum amount for card payments?
    (Kartla ödeme için minimum tutar var mı?)

Bazı yerlerde küçük ödemeler için kart kullanımı kabul edilmeyebilir veya ek ücret uygulanabilir, bu yüzden bunu sormak iyi bir fikir olabilir.


Hesapta Bir Sorun Olduğunda

Eğer hesabınızda bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsanız veya fiyata dahil edilen bir şeyin açıklanmasını istiyorsanız, şu cümlelerle durumu netleştirebilirsiniz:

  • I think there’s a mistake on the bill.
    (Sanırım hesaba bir hata yapılmış.)
  • Could you explain this charge, please?
    (Bu ücreti açıklayabilir misiniz, lütfen?)
  • I didn't order this.
    (Bunu sipariş etmedim.)

Bu ifadeler, hesabınızda herhangi bir sorun olduğunda ya da anlamadığınız bir kalem gördüğünüzde durumu çözmenize yardımcı olacaktır.


Özetle;

Yurtdışında bir restoranda hesabı istemek ya da ödeme yapmak, bazı temel İngilizce ifadeleri bilmekle çok daha kolay hale gelebilir. Hem hızlı hem de kibar bir şekilde derdinizi anlatabilmek için yukarıdaki cümleleri kullanabilirsiniz. Unutmayın, farklı ülkelerde bahşiş, vergi ve servis ücreti uygulamaları değişiklik gösterebilir, bu yüzden net olmak için sormaktan çekinmeyin.