Responsive Advertisement

Phrasal Verbs

Every morning I get up at 08:00.
Then I turn on the radio.
I always have to look for my glasses.

- A phrasal verb = verb + particle ( preposition or adverb)
Örneğin: get up, turn on, look for

1-) Bazı phrasal verb'ler nesne içermez.
Come in and sit down.
What time do you get up?

2-) Bazı phrasal verb'ler nesne içerir ve ayrılabilirler.
Put on your coat. ( Ceketini giy. )
Put your coat on.  veya Put it on.

Turn off the TV. (Televizyonu kapat.)
Turn the TV off. veya Turn it off.

Not: Nesne kişi zamiri olduğunda (me, it, him etc.) zamir her zaman fiil ve particle arasına girer.
Here's your coat. Put it on. ( Put on it şeklinde kullanamayız.)

3-) Bazı phrasal verb'lerin nesneleri vardır ve ayrılamazlar.
I'm looking for my keys. (Anahtarlarımı arıyorum.)
I'm looking for them.

Bu konuyu kısaca özetlediğimize göre yapmamız gereken tek şey mantık kurmadan bu phrasal verb'leri ezberlemek. Mantığını anlamaya çalışmak ezberlemekten daha çok vakit aldığı için ezberlemeyi tavsiye ederim. Zira bazen çok mantıksız sözcükler karşımıza çıkabiliyor. :)

İşte İngilizce'de sık kullanılan Phrasal Verb'ler. (Most common phrasal verbs in English)


We often stay up late at the weekend. ( Biz sık sık hafta sonları geç saatlere kadar otururuz.)
Stay Up: Kadar kalmak (uyanık kalma)

The match will be over at about 05:30. ( Maç 05:30'da bitecek.)
Be over: Bitecek, sonlanacak

I don't get on with my father. (Babamla geçinemem.)
Get On: Geçinmek, anlaşmak

I need to give up smoking. (Sigara içmeyi bırakmalıyım.)
Give Up: Bırakmak, bir alışkanlığı terketmek

Please put away your clothes. (Elbiselerini bir kenara bırak.)
Put away: Bulunduğu yerden uzak bir yere bırakmak

Don't throw away that letter! ( O mektubu atmayın. )
Throw away: Atmak, fırlatmak

Turn down the music! It's very loud. ( Müziğin sesini kısın. Çok gürültülü. )
Turn down: Sesini kısmak

Turn up the TV! I can't hear. ( Televizyonun sesini aç. Duyamıyorum.)
Turn up: Sesini açmak

He looked up the words in a dictionary.  (O, sözlükte kelimelere baktı.)
looked up: bir kelimeye (sözlükten, bir kaynaktan) bakmak (araştırmak)

Could you fill in this form? (Bu formu doldurur musunuz?)
fill in (doldurmak)

I want to find out about hotels in Madrid. ( Madrid'teki oteller hakkında bilgi istiyorum.)
find out: bilgi almak, öğrenmek


get up, (kalkmak)
come back (geri gelmek)
go back (geri gitmek)
hurry up (acele etmek)
go away (uzağa gitmek)
go out (dışarı çıkmak)
come in (içeri girmek)
sit down (oturmak)
stand up (ayağa kalkmak)
run away (kaçmak)


turn on (açmak)
turn off (kapamak)
put on (clothes) (kıyafet giymek)
take off (clothes) (kıyafet çıkarmak)
try on (clothes) (kıyafet denemek)
give back (geri vermek)
take back (geri almak)
call back (yeniden aramak)
pay back (ödemek)
write down (not almak)


Yeşiller: Nesne yok. Verb ve particle asla ayrılmaz.
Maviler: Nesne var. Verb ve particle asla ayrılmaz.
Kırmızılar: Nesne var. Verb ve particle ayrılabilir.


Phrasal Verbs Sözlüğü

Yorum Gönder

0 Yorumlar